Tarihte Yolculuk: Bursa Tarihte Yolculuk: Bursa - Manevihanem

Tarihte Yolculuk: Bursa

Tarihte Yolculuk serüvenimizin bir sonraki durağı Eskiden Hüdavendigar olarak adlandırılan doğal ve tarihi güzellikleriyle ilgi ve geçmişe dair izleriyle de dikkat çeken Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti kadim şehirlerimizden Bursa’nın tarihi yapılarını inceleyeceğiz.

 


Ulu Cami 

Bu cami Yıldırım Bayezid tarafından Niğbolu Zaferinden sonra inşa edilmiştir. Bu caminin inşasının tamamlanması 1399 yılında gerçekleşmiştir. Ulu Cami şehrin merkezi sayılan Atatürk Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Bu cami tarih boyunca, yangın, deprem gibi nedenlerle zarar görmüştür. Ancak restore çalışmaları sonucunda günümüzdeki halini almıştır. Caminin inşasının bitiminin ardından buradaki ilk namaz Somuncu Baba tarafından kıldırıldığı için caminin önemli bir detayı olarak günümüze kadar gelmiştir.

Ulu Cami, Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan önemli bir eserdir. Bursa'nın en önemli anıtsal yapısı olma özelliğine sahiptir. Camide 20 kubbe bulunur. Caminin minberi ise Antepli Hacı Mehmed bin Abdülaziz ed-Devvaki tarafından yapılmıştır. 



Yeşil Cami

Yeşil semtinde bulunan cami, 1419 yılında, Çelebi Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. “Ters T” planlı camilerden olan Yeşil Cami, Bursa’nın olduğu kadar ülkemizin de en güzel tarihsel yapılarından biridir. Caminin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Yeşil Cami’nin girişindeki taç kapı, Türk taş oymacılığının güzel bir ürünüdür. Mukarnaslı yaşmağı olağanüstü güzelliktedir. Kapı kemerinde yeşil taş ve mermer kullanılmıştır. Taş kapının sağında ve solunda ikişer pencere, bunların arasında da birer dış mihrap vardır. Bunlarda da çok ince taş işçiliği görülür. Caminin tüm süslemeleri ünlü şair Lamii Çelebi’nin babası olan Nakkaş Ali tarafından yaptırılmıştır. Caminin büyük bölümü çini ile kaplıdır. İç duvarlar, tavanlar, mahviller ve geçiş eyvanlarının tümü çiniyle kaplıdır. Caminin çinileri Mecnun Mehmet adlı bir usta tarafından işlenmiştir. Camideki çini işçiliğinin en mükemmel örneklerinden biri de on metreden yüksek olan mihrabıdır. Çeşitli geometrik motişerle çiçeklerin yer aldığı mihrap, caminin en güzel yerlerden biridir. Ahşap işçiliğin Bursa’daki en güzel örneklerini bu camide görmek mümkündür. Pencere kapakları, devrin ahşap işçiliğinin güzel örneklerindendir. Diğer camilerde bulunmayacak biçimde, dilimli kubbelerinde çok ince süslemeler bulunmaktadır. Cami içinde güzel bir şadırvan vardır. Şadırvanın tek parçadan yapılmış fıskiyesi eşsiz inceliktedir.

 


Hüdavendigar Cami

Çekirge semtinde, ovaya hakim bir tepenin üzerinde kurulan caminin 1365-1366 yıllarında yapıldığı bilinmektedir. İki katlı olan binanın üst katında 18 odalı bir medrese bulunmaktadır. Cami ile medresenin birlikte yapılması camiye anıtsal bir özellik katmaktadır. Alt katta iki eyvan ve 6 odası bulunmaktadır. Ters T planı ile yapılan caminin orta kubbesinin altında asıl namaz kılınan yer ve yanlarında birer eyvanla odaları vardır. Caminin içinde tam kubbenin altında bir şadırvan bulunmaktadır. Rum bir mimar tarafından yapıldığı bilinen caminin; taş, tuğla ve devşirme malzemelerle örülen duvarları çok kalındır.



Koza Han

 1492 yılında, II. Bayezıt tarafından İstanbul'daki cami ve medresesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. Orhan camii ile Ulu cami arasındaki geniş bir alana kurulmuştur. Çoğunlukla kesme taş, yer yer tuğlanın da kullanıldığı han, iki katlı olup odalarının önü revaktır. Revak kısmı 40 beton kubbeden oluşmaktadır. Üst katta 50, alt katta 45 olmak üzere toplam 95 odası vardır. Üst katta bulunan odaların tamamı ipek ve ipek ürünleri satan dükkanlar olarak kullanılmaktadır. Üst katta güneye açılan bir kapısı ile alt katta Orhan cami tarafına ve kuzeyinde kapalı çarşıya açılan kapıları vardır. Kuzeye açılan büyük taş kapısı firuze çinilerle süslüdür. Avlusunda altı şadırvan olan kubbeli bir mescit bulunmaktadır. Günümüzde Kozahan’ın iç avlusu insanların dinlenebilecekleri kafe ve çay bahçesi olarak düzenlenmiştir. Hanın mimarı Abdül-Ula Bin Pulad Şah, İnşaat ustası da Şuca Bin Karaca’dır. Han-ı Cedid-i Evvel, Simkeş, Beylik, Kervansaray’ı, Cedid-i Amire gibi isimlerle anılan Koza Hanı, eskiden olduğu gibi şimdi de Bursa’nın ipek ve ticaret merkezidir.

 


Yeşil Türbe

 Yeşil Külliyesi’nin en tanınmış yapısı olan türbe, 1421 yılında Çelebi Sultan Mehmed tarafından Hacı İvaz Paşa’ya yaptırılmıştır.  Türbe “Yeşil” adını, literatüre “Üretilmesi İmkansız Seramik” olarak geçen mavi, yeşil ve turkuaz renkli İznik çinilerinden almıştır. Duvarlarla beş bölüme ayrılmış bir kriptaya (mezar odası) sahip olan türbe, sekizgen gövdelidir. Dıştan cephelerinde ve pencere alınlıklarında mavi beyaz çiniler ile hadîs-i şerifler yer almaktadır. Çivi kullanılmadan birbirine geçme yöntemiyle (kündekâri) oluşturulmuş ahşap kapısında, külliyedeki ahşap işlerinin ustası olarak “Amel-i Hacı Ali bin Ahmed-i Tebrîzî” ibaresi vardır. Ayrıca diğer ustaları, Nakkaş Ali bin İlyas Ali ve Mehmed el Mecnun’dur. Yapının iç duvarları, 3.00 metre yüksekliğe kadar çinilerle kaplıdır. Her beden duvarında altlı üstlü iki, kubbe kasnağında ise birer pencere bulunmaktadır. Dikdörtgen pencereler çini bordürlerle çevrelenmiş, sivri kemer şeklindeki pencere alınlıklarında ayet ve hadisler yazılmıştır. Pencere aralarında “sâlbekli şemse” motifleri vardır. Türbede dokuz adet sanduka bulunur. Çelebi Mehmed’in sandukası ve mihrap; kabartma sarı, lacivert ve beyaz çinilerle kaplıdır. Diğer sandukalar; Çelebi Mehmed’in şehzadeleri Mustafa, Mahmud, Yusuf Çelebiler ile kızları Selçuk, Sittî, Ayşe, Hafsa Sultanlara ve sütannesi Dâye Hatun’a aittir.


 

Kapalı Çarşı

 Orhangazi zamanında hanların araları çatı ile kapatılarak kapalı çarşılar meydana getirilmeye başlanmış ve Kapalı Çarşı’nın ilk hali bu şekilde oluşmuştur. Daha sonraki yıllarda Sahaflar, Akatarlar, İvaz Paşa, Gelincik, Sipahiler, Karacabey (Yorgancılar, Sandıkçılar) eski bakırcılar çarşıları eklenerek Kapalı Çarşı'yı oluşturmuşlardır. 1958 yılında tamamen yanan çarşı yeniden inşa edilmiştir; ilk halinde olduğu gibi tek katlı olarak değil; alttan zemin kat, sokak seviyesinde ve yolların iki tarafında dükkanlar ve dükkanların üst katları olarak inşa edilmiştir. Çarşının üstü de modern bir şekilde kapatılmıştır. 1855 depreminde yıkıldıktan sonra üstü açık kalan İvaz Paşa ve Eski Bakırcılar Çarşıları da 1960 yılında restore edilerek üstleri kapatılmıştır.

 

 

 

Tarih yolculuğumuzda bugün Bursa'ya konuk olduk. Memleketimizin her köşesinde değerli yapıların olduğu aşikarken bilinmemesi bizleri derinden yaralamakta ve üzmekte. Umuyoruz ki tekrar bu güzide eserler gün yüzüne çıkacaktır. Bir sonraki Şehrimizde buluşmak ümidi ile, baki muhabbetle...


Hazırlayan
Recep Ergin

Yorum Gönder

0 Yorumlar