Tarihte Yolculuk: Antalya Tarihte Yolculuk: Antalya - Manevihanem

Tarihte Yolculuk: Antalya

ANTALYA
Antalya’da her gün önünden geçtiğimiz tarihinden, hatta isminden bir haber olduğumuz çok sayıda Selçuklu ve Osmanlı dönemi camileri, medreseleri, türbeleri mevcuttur. Bu tür tarihi yapılar buram buram yaşanmışlık kokarken; motifleriyle, tasarımlarıyla bizi tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Keyifli yolculuğumuz  sırasında  bizlere rehberlik etmesi için bir çok tarihi yapının girişinde kitabeler karşılıyor bizleri.  Bu kitabelerde yapıların  “Kim tarafından? Ne  zaman?  Ve ne amaçla?” yaptırıldığı hakkında bilgiler yer almaktadır. Acaba  merak edip de  okuyor muyuz?  Yoksa  içeri girip ibadet edeceksek edip, fotoğraflar çekip, çıkıp gitmeyi mi tercih ediyoruz? Eğer bu kitabeleri okumadan geçmişsek ya da okuyup unuttuysak gelin birlikte Antalya’nın merkezinde bizlere kucak açan birkaç tarihi yapıyı inceleyelim.


 

Atabey Armağan  Medresesi

 Selçuklu  Dönemi’nde 1239 yılında, Atabey Armağan tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüze sadece giriş kapısı  ve bu kapının iki yanındaki beden duvarlarından kalıntılar ulaşan medresenin giriş kapısı basit kemerlidir. Kapı yanlarındaki bordürler üzerinde alçak kabartma tekniğinde zikzak ve yarım yıldızlardan oluşan geometrik işlemeler bulunmaktadır. Kapının üst tarafındaki niş çerisinde bulunan kitabede: “ Mülk yalnızca Allah’ındır. Bu mübarek medresenin yapılmasını Yüce Sultan,  Allah’ın yeryüzündeki gölgesi,  Dünya’nın ve Dinin yardımcısı, fetih babası, Keykubat oğlu Keyhüsrev’in (Emir’ül-müminin ortağı) Allah saltanatını kalıcı kılsın. Devletinde  zayıf kul, Rabbinin rahmetine muhtaç Atabey Armağan emretti sene 637 yazmaktadır.

Atabey Armağan Medresesi


Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi

 1377 yılında Mubariziddin Mehmet Bey’in oğlu Ali için inşa edilmiştir. Türbe kapısının üst kısmında taştan oyulmuş kulp görünümünde bir parça bulunmaktadır. Bunun,  türbenin sahibi Mübariziddin Mehmet Bey’in Antalya’da Lusignanlar’ın (1361-1373) hakimiyetine son verişi sırasında gösterdiği başarı nedeniyle kendisine yakıştırılan “Zincirkıran” lakabının sembolik bir ifadesi olduğu düşünülmektedir. Anıtın kitabesinde şöyle yazmaktadır: “Bu  yok olacaktır.  Yalnız Allah dışında.  Bu şerefli kubbenin inşasını büyük Büyük Emir,  alimlerin ve fakirlerin koruyucusu,  devletin, dünyanın ve dinin cengaveri Yunus Bey  oğlu Mahmut oğlu Mehmet emretti. Allah  mülkünü kalıcı kılsın. (Karin-i eşref) merhum ve masum Emirzade Ali,  Allah türbesini nurlandırırsın.  Sene 779 Şaban ayının sonlarında.”

Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi

  


Sultan Alaaddin Cami

1834 yılında inşa edildiği tahmin edilmektir. Panhagia Kilisesi olarak adlandırılan yapı, 1922 yılına kadar Rum kilisesi olarak kullanılmıştır. Mübadeleden sonra 1922-1934 yılları arasında arkeoloji müzesi olarak işlev görmüş ve sonraki yıllarda camiye çevrilmiştir. Minaresi  ise 1958 yılında yapılmıştır.  Doğu-Batı istikametinde dikdörtgen planlı, üst örtüsü alaturka kiremit örtülü ve beşik çatılıdır. Kuzey  duvarında kesme taş, diğer duvarları ahşap hatıllı moloz taştan yapılmadır. Kuzey ve güneyden karşılıklı olarak iki girişi vardır. Caminin  iç kısmı beşerli iki sıra ince sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Giriş aksları önündeki dört sütun, merkezi kubbeyi taşımaktadır. Cami olarak kullanılmaya başlandıktan sonra apsis kısmına bir mihrap yapılmıştır.

Sultan Alaaddin Cami




Nigar Hatun Türbesi

 Osmanlı sultanı 2.Bayezid’in eşi ve Şehzade Korkut’un annesi Nigar Hatun adına inşa edilmiştir. Yivli Minare Külliyesi içinde bulunan bu yapı; kırma taş ve devşirme malzemeden örülmüş ve altıgen gövdelidir. İçten kubbe ve dıştan alaturka kiremitli piramidal bir çatı ile örtülüdür. Türbenin içerisinde, üzeri açık mermer bir lahit bulunmaktadır. Lahidin baş ve ayak taraflarındaki üçer satırlık kitabede şunlar yazılıdır: “Bayezid Han oğlu Sultan Korkut’un annesi, Abdullah kızı, mübarek Ramazan ayında Allah’ın rahmetine intikal eden merhum Nigar Hatun’un kabri, sene 908 (M.1502)”

Nigar Hatun Türbesi



Karamolla (Makbule) Mescidi

 13.yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1998 yılında onarım gören mescid kare planlıdır. Moloz ve kesme taştan inşa edilmiştir. Üst örtüsü alaturka kiremit kaplı tek kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephesindeki giriş kapısı taş söveli ve basıl kemerlidir. İbadet mekanını örten kubbeye Türk üçgenleri ile geçiş sağlanmıştır. Güney cephedeki mihrap yuvarlak kemerli olup mermerdir. Mihrabın iki yanında mescidin kuzey ve batı cephesindeki pencerelerle aynı boyda olan birer dikdörtgen niş bulunur. Bunların üstünde de sivri kemerli nişler yer almaktadır. Aynı nişler mescidin doğu cephesinde de mevcuttur. Mescidin son cemaat yeri, kadınlar mahfili ve minaresi yoktur.

Karamolla (Makbule) Cami


 Umarız bu yazımız ile sizlere az da olsa fayda sağlayabilmişizdir. Gelin bundan böyle bu güzel eserleri es geçmeyip tanıyalım, gezelim ve kitabelerini okuyup öğrenelim. ''Tarihte Yolculuk'' yazımızı bir seri olarak 81 ilimizi tanıtacak şekilde yazmaya gayret edeceğiz. Bir sonraki ''Tarihte Yolculuk'' yazımızda görüşmek ümidi ile, baki muhabbetle...


Yazan: Ayşenur Çakmak

Yorum Gönder

0 Yorumlar