Mutlu olduğumuzda isyan etmiyoruz niye ben mutluyum demiyoruz da; bir acıda üzüntüde neden hemen isyan bayrağını çekiyoruz?
Verilene razı olduğumuz gibi verilmeyenlere de razı olmamız gerekmiyor mu? Çünkü biz sadece gözümüzün gördüğü kadarını bilebiliyoruz. Hakkımızdaki hayrı ve şerri göremiyoruz.
Ve işte tam da bu yüzden yaşadığımız hiç bir şey boşuna değil. Nefes aldığımız sürece yaşadığımız her şey, tanıştığımız her insan, kocaman kahkahalarla güldüren mutluluklar, saatlerce gözyaşı döktüren üzüntüler, elde ettiklerimiz, elde edemediklerimiz, hatta yanlış gittiğimiz bir yol bile boşuna değil. Kimisi imtihan, kimisi de hediye. Ama hepsi de bizim için. Kendimiz olabilmemiz için.
Her olaydan çıkartmamız gereken bir ders var. Şikayet etmeyi bırakıp düşünüp sorgulayabildiğimiz sürece!
İşi olanlar evde olamamaktan, evde olanlar çalışamamaktan, evliler eşlerinden, bekarlar yalnızlıktan şikayetçi.
Peki karşıt durumdaki herkes şikayetçi ise hayatlarımızda hiç mi güzel bir şey yok? Elbette var. Hem de sayısızca...
Hayat hiç kimseye her şeyi aynı anda dört dörtlük sunmuyor. Önemli olan zamansızlık değil, kendi zamanımızda hayatın hakkını verebilmek. Bize sunulan yaşamımızı en güzel şekilde inandığımız gibi sürdürebilmek.
Şükredelim bize verilen hayata, sağlığımıza, sevdiklerimize, mutluluklarımıza, başarılarımıza. Hep güzel olanlara değil tabi ki hayatın bizden aldıklarına da... yaptığımız her yanlışa şükredelim bize doğruyu gösterdiği için. Gidenlere şükredelim kalanların kıymetini gösterdiği için. Unutmayalım ki belki bizim şikayet ettiklerimiz bir başkasının hayalidir. Şükredelim ki her şükrümüz, hayatımıza yansıyan güzellikleri çoğaltsın.
Şükür sayesinde hayatımızın daha da anlamlanacağının farkına varabileceğimiz nice güzel günler diliyorum.
Yazan: Duygu Öğünçbilek
0 Yorumlar