Bu soruya
cevap aramak çıkmaz sokakta yönünü kaybetmekle eşdeğerdir. Nereden bakarsak o
cihetten bir manaya ulaşabiliriz belki. Fakat her ne cevap verirsek verelim tek
bir doğrusu yoktur bu işin. Kimine göre fazla iyilik yaralamıştır onları,
kimine göre de var olan yara iyilikle sarılmıştır. Başka bir uçtan tutacak
olursak da bu sorunun sorulması bile kabul edilebilir değildir. İyiler zaten
iyidir. Kalplerinin yarasına bakılmaz, diğer kişiye olan yararına bakılır.
Bildiğimiz üzere yara ve yararın benzer seslere sahip olmaları dışında herhangi
bir ortak noktaları yoktur.
Cevaplar üzerinden konuşacak olursak ilk
savımıza bakalım. İyi insanlar gönül eczanesindeki tüm mühimmatı diğer kalpleri
onarmak ,başkalarının sancılarına deva olabilmek adına kullanmışlardır. O
yüzden kendi sancılarına hiç merhem kalmamıştır sürebilmek için. Belki de kim
bilir, başkalarına ilaç olan şey iyi insanların yüreklerindeki sancılardır. Bu
sancıları şifa niyetine dağıtmak iyilerin vazifesidir. Diğer kalplerin ab-ı
hayatı bulabilmesi için kendi yüreğinde karıştırdığı tüm zehirleri panzehir
olarak koyar sepetine çıkar yola. Zehri zerk eder diğerlerine, karşılıksızca,
vefa beklemeden, aynı zamanda kendine lazım olur diye bir pay bile bırakmadan.
Yani bütün kalplere bir şems vursun diye kendi kalbinin tüm pencerelerini
perdelemiştir. İyi insanların sancısı, bir doktorun serum şişesi olmuştur
anlayacağınız. Ya da bir aktarın havanı.
Bir de şöyle düşünelim: mevcut yaranın
iyilikle sarılıp sarmalanması. Bu da mantıklı bir açıklamadır çoğumuza göre.
Belki vicdan denilenin rahat yataklara yatırılması için oluşturulmuştur, bunu
da tam olarak kestiremeyiz. Bu kısımda yapılan iyiliklerin, dağıtılan
tebessümlerin kalbe iyi gelmesi ilk hedeftir. Kalbe iyi geldiği kadar kulağa da
hoş geliyor. Zannımca azınlıkta bulunmayan bir kitle.
Buyurun
bir de buradan bakın. Başka bir kalpte açılan yaranın açtığı yarayı
iyileştirmek için iyi olanlar. Bir nevi telafi olarak düşünün. Lâkin ruha
iliştirilmiş sonu gelmez bir telafi vazifesi.
Tüm
olasılıklar dâhilinde kararı siz verin. Ya da karar vermeyin, tarafınızı seçin
kendinizi o kefeye koyun. Bakalım kaç dirhem gelecek yaptığınız iyilikler? Daha
doğrusu yaralarınıza yetecek mi? Yaranız yoktur belki de. İyilik için iyilik
diyenlerdensiniz o zaman. Hatta iyilerin kalbinde ne gezer yara dediğinizi
duyar gibiyim. Neden olmasın bu da ihtimaller zincirinde. Sözümüz yoktur o
vakit.
Düşündünüz taşındınız, bu sorular silsilesinde kendinize bir mevki bulamadınız mı? Acaba kötü olmayasınız? Yabancı mı geliyor bu olasılıklar? O zaman hiç yaralı kalpler diyarına seyahat etmediniz. Ya da iyilerin karşı safındasınız. Yaradan ziyade yararcı mısınız? Deli sorular ve siz. Kolay gelsin, baki muhabbetle...
Yazan: Sümeyye
Hilal Gökcen
0 Yorumlar