Aile Yapısı Ve Değeri Aile Yapısı Ve Değeri - Manevihanem

Aile Yapısı Ve Değeri

Aile Yapısı
“Afganistan da çocuk var çocukluk yok” diyor meşhur Uçurtma Avcısı kitabında Khaled   Hosseini. Okurken etkilendiğim ve hafızamdan silemediğim bu sözün kanaatimce o bölge de yaşayan gelenek, kültür ve en önemlisi de ailevi değerlerle ilgili olduğunu düşünmüştüm. Aslında bu manalı cümlenin gerisinde yüzyıllarda saklanmış yanlış anlaşılan din algıları ve öğretilen bir ebeveyn eğitimi ile oluşmuş eksik çocukluk yaşamları gizli. Yalnızca Afganistan mı böyle? Hayır. Ortadoğu, Asya ve hatta yaşadığımız coğrafya mezopotamya. Yani İslam kültür ve medeniyeti… Tek bir nedeni yok tabii. Her coğrafyanın kendi medeniyetine bağlı sorunları var. Avrupa’ nın aile değerlerini ihmal etmesi sonucu ortaya çıkan başıboş bir nesil, Orta doğunun yanlış gelenek ve inançlarla çevrili baskılayıcı ataerkil toplum yapısının çocukluk ve gençliği yaşatamadan var etme çabası gibi.


Bu anlamda bizler ihmal ile eksik öğretiler sonucu ailenin önemsenmediği toplumlar haline geldik. Oysaki en önemli değerlerimizden biridir aile. Dinle bütünleşmiş toplumdan ayrıştırılamaz. Denilebilir ki bir ülkeyi içten parçalanmanın en kolay ve kısa vadeli yolu dili yok etmekten geçer. Bu nedenle ihmal edilmesi söz konusu bile olmayan kültürümüzün en önemli yapı taşı dildir. Dil yok olursa kültür-medeniyet diye bir şey kalmaz, dolayısıyla değerlerimizin yapı taşlarından olan aileyi korumak için önce değerlerimize sahip çıkmalıyız. Farklı medeniyetlere özenerek parçalarını Türk toplumuna empoze etmeye çalışmak bizlere fayda değil zarar verir. Kültürümüzde de bulunan anne-baba sevgisi ve onlara saygının ve hürmetin değeri nerdeyse insanlığın tüm toplumlarında görülmüştür. Çünkü anne baba sevgisi ve yaşantısı ile gelecek nesillerin gelişiminde etkili olan terbiye kendini zamanla kültürde ortaya çıkartır. Ayrıca bir çocuğun inançtan önce tutunduğu ilk şeydir aile. Bu yüzden kesinlikle vazgeçilemez ve yok edilmesine izin verilmemelidir. Öyle ki tüm  Kutsal kitaplar, hem semavi hem de beşeri inançlar aile yaşamının değerine vurgu yapar. Tevrat aile yaşamını metinlerinde ki boşama yasaklarıyla destekler yaşayan Hristiyanların aksine… Bir çok mezhebinde din adamları da dahil evlilik kutsal kabul edilir. Katoliklerin kesin boşanma yasağı haricinde boşanmayı zorlaştıran farklı mezhepsel yaklaşımları da aile yapısına verdikleri değeri gösterir. Zamanla toplumdaki sosyal gelişimler ve sanayi devriminin etkisi ile bozulmuş bir aile yapısı görülse de Aile yaşamı bu dinin inananlarının her daim benimsediği bir değer olmuştur. Ondandır ki Oscar Wilde bu durumu “Aile yaşamının güzelliği hiçbir yer de yoktur.” sözüyle belirtmiştir. 

Yaşandıkça tahrif edilmiş bir diğer kutsal kitap olan İncil de aileye en çok değer veren kitaplardan biridir. Yahudilerin Aile yaşamı dünyadan uzak, sessiz ve bozulmaya yer verilmeyecek sert kurallarla sürmektedir. Orta Asya kökenli olan Hinduizm, Budizm ve Konfüçyanizm gibi beşer etkisiyle oluşmuş dinlerle de de aile önemlidir. Konfüçyüs’ün temel öğretilerinden, Hinduizm ve Budizmin karmaşık toplumsal yapısının vurgulayıcısıdır. Tabi bizim inancımız olan İslam da gerek hadislerle gerekse ayetlerle ailenin önemi vurgulanır ve aile yaşamı teşvik edilir. Bu durumu en iyi izah eden ayetlerden biri olan Rum Suresi 21. Ayette Allah (c.c) şöyle buyurur:

   “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. ”

Aynı şekilde Hazreti Peygamber Efendimiz gençlere evliliği önermiş, kendi hayatında da aile yapısının en güzel örneklerini sergilemiş nadir şahsiyetlerdendir. Elbette O’nun “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Bende aileme karşı en hayırlı olanınızım.”(Tirmizi) hadisi şerifleri toplumumuz ve Müslüman coğrafyası ile bütünleşmiştir. Evet aile temel yapı taşımız ve kültürümüzde yaşayan bizi biz yapan en önemli değerdir. Fakat bu değer bazı yanlış eğilimleri de beraberinde getirmiştir. Bu eğilimler maddiyat temelli kurulan evliliklerin sevgi ve saygının olmadığı zamanla yabancılaştıran ve evlilik kurumunun parçalanmasına neden olan asrın süzgecinde modernizm adı altında ortaya çıkan sosyal psikolojik ve ekonomik sebeplerdir. Tabi ki evliliğin oluşmasında maddi-manevi değerler, sosyal etkiler önemlidir fakat asıl önemli olan manevi ahlaki etik kuralların çizgisinde oluşabilmektedir. Yani maddiyat ve toplumsal algılar temel değil diğer sebepler olmalıdır. Bu görüşle oluşmayan aile bağları ülkemizde görüldüğü üzere kısa sürede parçalanmaktadır. Çünkü sevgi ile kurulamayan bu bağlar insanları bir süre sonra birer yabancı haline getirir.

Sabahattin Ali’nin “İnsanlar birbirlerinin maddi yardımlarına ve paralarına değil sevgilerine ve alakalarına muhtaçtır. Bu olmadıktan sonra aile sahibi olmanın hali ismi bir takım yabancılar beslemektir. ”sözü bu muallak toplumsal durumu açıklar. Asıl olan sevgi saygı ve dengeli bir aile yapısının oluşturulmasıyla yeni nesillerin bu güzel değerlerle yetiştirilmesidir. Yoksa Afganistan’daki olmayan çocukluklar, Avrupa’nın nereye gittiği belli olmayan “izm”lerle dolu ideallerde yaşayan gençliği, Mezopotamya’nın din ve gerçek hayat arasındaki zıtlıkta sıkışan kirli bilgi ve yanlış inançlar nedeniyle bozulan aile yapıları ve hedefsiz nesiller tablosunu değiştiremeyeceğiz. “herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür de kimse kendinden başlamayı düşünmez. ”Tolstoy’un bu meşhur sözünde insanın öz eleştiriyi aslında değişimden ve yenilikten korktuğu için yapamadığı anlaşılmaktadır. Sümer tabletlerinde bile ‘’ Bu gençlik nereye gidiyor ‘’ sorusuna rastlanmıştır. Anlaşılacağı üzere kimse kendisini eleştirmemiş, çocuklarında hata aramış, sevgileri aşırıya kaçmıştır.

Tıpkı kendimizde yok edilmeye çalışılan Aile ve sevgi-saygı, merhamet gibi güzel duyguları bozmak isteyen her türlü fikir ve icraatı engellemeden izliyor oluşumuz gibi. Mamafih yapmamız gereken inancımıza ve temel yapı taşımız olan ailevi değerlerimizi tahrif etmeye çalışan zihniyet ve çabaları boşa çıkartmaktır ki biz farkında olup değerlerimizle yol alacağız ki tüm dünya değişsin.

Sözün özü Aile insanın fıtri yapısındaki en önemli davranış ve yaşam stildir. Organlarımızın varlığı ve  birlikteliği gibi. Aile bu organların kalbi ve beyni arasındaki uyumun sağlayıcısıdır. Fıtrattaki gerek fiziki gerek de ruhi yaşamın temel etki ve yapıcısıdır aslında. Onun ihmal edilmesi medeniyetin çökmesine izin vermek demektir. Bu yüzden fıtri bir varlık olan evlilik ve ailenin İslami ve evrensel değerler ışığında toplumla oluşturulması efdaldir. Bu konuyu Muhammed Emin Yıldırım’ın soru işaretlerine yer vermeyen şu sözü ve duası ile tamamlamak mümkündür:

 “Aile dengeyi sağlayan terazi, yapıyı koruyan destek, saldırılara karşı giyilen zırh anlamına gelmektedir. Allah hepimizin Ailelerini bu şekilde kılsın.”Amin.(Aile Ahlakı)


Yazan: Esra Gençler                                                                                                                          Düzenleyen: Mehmet Öztürk

Yorum Gönder

0 Yorumlar